Gezi, Keyif Lobisi

Cennetten Bir Köşe: Toskana (Tuscany)

Dünyada en çok turist çeken ülkelerin başında geliyor İtalya. Roma İmparatorluğu’na uzanan binlerce yıllık tarihi, ülkenin her köşesine yayılan estetik mimari anlayışı, birbirinden güzel köy ve kasabalar ve tarifsiz lezzetleriyle neden bu kadar çok turist çektiğini anlamak çok zor değil. Hal böyle olunca insan gezilecek yerler arasından seçim yapmakta zorlanıyor. Biz de bu yazımızda İtalya’nın kartpostallardan fırlamışcasına güzellikteki yemyeşil manzaralarıyla ünlü Toskana bölgesinden bahsedeceğiz.

Kartpostallarda gördüğünüz tüm o şirin evlerin ve ağaç manzaralarının sahibi Toskana, merkezi olan Floransa ile Rönesans’ın ve sanatın kalbi olma özelliğini taşıyor. 4 milyon nüfusa sahip bölgenin her köşesi UNESCO koruması altında bulunan alanlarla dolu. Tasasız, telaşsız, tadına vara vara yaşama prensibinde akan zaman, burada sayısız güzelliğin arasında asılı kalmış. Huzurlu bir tatil arayanların içinde kelebekler uçuşmasını sağlayacak Toskana’da görülmesi gereken en önemli noktaları derledik.

Floransa

Rönesans’ın doğum yeri olan Floransa, sanatseverler arasında oldukça popüler bir yere sahip. Leonardo da Vinci ve Michelangelo gibi ünlü sanatçıların yetiştiği şehirde gezerken adeta bir açık hava müzesi geziyor hissine kapılırsınız. Tarihi yapıların birçoğu birbirine yakın olduğu için kenti gezmesi de çok kolay. Gezilmesi gereken en önemli yerler arasında Duomo Meydanı, Floransa Katedrali, Giotto’nun Çan Kulesi, Aziz Giovanni Vaftizhanesi, Ponte Vecchio, Santa Croce Bazilikası, Santa Maria Novella Bazilikası ve dünyanın en büyük sanat galerilerinden biri olan Uffizi Galerisi yer alıyor.

Siena

Siena, kızıl ve kahverengi tonlarıyla orta çağ atmosferini yaşayabileceğiniz nefes kesici güzellikteki bir şehir. Siena denilince akla ilk deniz kabuğu şeklindeki Piazza del Campo Meydanı geliyor. Gotik belediye sarayı olan Palazzo Pubblico, Duomo, Pinacoteca ve Palazzo Salimbeni, Siena’da gezip görülecek en güzel yerlerden. Ayrıca Torre del Mangia’nın 400 merdiveninden çıkmaya karar verirseniz harika bir Siena manzarası tadabilirsiniz.

Eğer denk gelirseniz şehirdeki en ünlü olay Temmuz ve Ağustos aylarında gerçekleştirilen Palio adındaki at yarışlarıdır. Şehrin mahalleri arasında düzenlenen bu yarışlara, şehrin bölgelerini temsil eden yarışmacılar katılır. Her sürücü, bölgesinin bayrağını temsil eden renkli kıyafetler giyer. Tüm şehir, kutlamalar ve tezahüratlarla geçen bir gün için bir araya gelir.

Pisa

İtalya’ya hem de Toskana’ya kadar gelip o meşhur pozu vermeden dönmek tabii ki olmaz. Floransa‘dan çok kısa bir tren yolculuğuyla bu küçük ama ünlü şehre ulaşılabilir. Pisa’nın en hareketli noktası Mucizeler Meydanı. Bu alan Pisa Katedrali, Pisa Vaftiz Binası, Campanile ve önemli şahısların defnedildiği anıt mezar olan Camposanto Monumentale ile çevrili. Pisa Kulesi de aslında Campo dei Miracoli adındaki dini kompleksin bir parçası. Dünyanın en ünlü mimari başarısızlığı olan Pisa Kulesi ise aslında II Duomo’ya ait bir çan kulesi ve 1987 yılından bu yana UNESCO Dünya Mirasları Listesi’nde yer alıyor. Fotoğraf çekilirken oldukça eğlenceli manzaralarla karşılaşacağınızı ve eğleneceğinizi düşünüyoruz.

Lucca

Rönesans öncesindeki Gotik dönem, Lucca’nın en güzel dönemi olarak biliniyor. Leonardo da Vinci tarafından tasarlanan ve hiç zarar görmeden duran surların içine girince resmen kendinizi tarihin içine bırakıyorsunuz. Surların içerisinde yer alan tarihi şehrin sokakları bir labirenti andırıyor. Roman Amfitiyatro, Lucca Katedrali, San Michele in Foro Kilisesi, Via Guinigi, Torro Guinigi ve San Frediano Kilisesi, Lucca’da görülmesi gereken yerlerden.

İtalya’da tütünün ilk ve en kaliteli yetiştirildiği bölge de Toskano’dur. Bu sebeple dünyanın en iyi puro markalarından Toscano’nun fabrikası bu şehirde yer alır. Eğer purolara ilginiz varsa fabrika içinde bir tura katılabilir, markanın fantastik hikayesini dinleyebilirsiniz.

San Gimignano

San Gimignano, Atilla Han’a karşı şehri savunan Aziz Geminianus’dan ismini almış. Etrafı surlarla çevrilmiş çok güzel bir Ortaçağ kasabası olan San Gimignano’nun en ünlü yanı büyük özenle korunarak günümüze gelen 14 tarihi kulesi. 14. yüzyılda, burada yaşayan her zengin aile ekonomik güçlerini göstermek için bir kule inşa ettirmiş. Toplam 72 tane olan kuleden 14’ü ayakta kalmış.

Piazza del Popolo ve kulesi, Piazza del Duomo, Torre Grossa, Porta San Giovanni, San Gimignano 1300 ve Sant’agostino Kilisesi, burada gezip görebileceğiniz en ünlü yerlerden. Küçük olan köyü, biraz dolandıktan sonra yemek veya kahve keyfi yapıp köyün otantik atmosferini doyasıya yaşayabilirsiniz. Yerel beyaz şarapları Vernaccia di San Gimignano’yu tatmanızı da öneririz. UNESCO Dünya Mirası Kentler arasında giren bu büyülü kasabada zamanın durduğunu hissedeceksiniz.

Pienza

Dar sokakları, evlerin önüne park edilmiş bisikletleri, pencerelerden ve balkonlardan sarkan renkli çiçeklerle aşırı şirin bir şehir Pienza. UNESCO Dünya Mirası Alanı olan bu şehrin tarihi, sıradan bir köyken burada doğan Papa II. Pius ile bütünleşmiş. II. Pius, papa olduğunda doğum yerini mükemmel bir Rönesans şehrine dönüştürmek istemiş. Çalışmalar başlamış ve kasaba, uyum dolu bir şehre dönüşmüş. Ancak papanın zamansız ölümüyle çalışmalar durmuş ve şehir, o zamandan beri hiç değişmemiş.

Duomo meydanı ve hemen yanındaki saray Palazzo Piccolomini şehrin merkezi olarak kabul ediliyor. Papanın yaz aylarında konaklaması için inşa edilen ve Rönesans şehir planlamacılığının da ilk örneklerinden kabul edilen Palazzo Piccolomini görmeniz gereken en önemli yer.

Pienza’nın ilginç bir yanı da girdiğinizde bir sürü peynir satan mağaza göreceksiniz. Bunun başlıca sebebi oldukça ünlü olan İtalyan peyniri “Pecorino”nun bu bölgede üretilmesi. Pecorino peyniri burada o kadar sevilir ki, eylül ayında bu peynir için Fiera del Cacio festivali düzenlenir.

Montalcino 

Montalcino’nun mimarisi de tıpkı diğer Toskana köyleri gibi. Burayı özel kılan asıl şey İtalya’nın yıllandıkça değerlenen ve en karakterli şarabı olan Brunello şarabının ana vatanı olması. Hal böyle olunca da bu kasaba şarap mahzenleriyle dolup taşmış durumda. 14. yüzyıldan beri övgü toplayan bu şarabın asıl haline ulaşması yerel bir çiftçinin bazı Sangiovese bağlarını izole ederek uzun bir süre, yıllandırılabilecek bir şarap üretmesi sayesinde olmuş. Çok zaman geçmeden de İtalya’nın en iyileri arasına adını yazdırmış. Öyle ki Montalcino’da her yıl Temmuz ayında Jazz & Wine Festivali düzenleniyor. Bizim tavsiyemiz harika Toskano manzarasına karşı şarap tatmadan buradan ayrılmamanız.

Arezzo

Eskiden önemli bir ticaret merkezi olan Arezzo, dört vadinin birleştiği noktadaki bir tepede yer alır. Orta Çağ’da önemli bir yerleşim yeri olan Arezzo, mimari açıdan inanılmaz derecede zengin özelliklere sahip. Çevresindeki yerleşim yerlerine göre daha sakin bir yapıdaki bu kentte kalabalıklarla karşılaşma ihtimaliniz düşük. Toskana şehirleri birçok filme ev sahipliği yaptığı gibi Arezzo’da da Oscar ödüllü “Hayat Güzeldir” filmi çekilmiş. Yani Arezzo’da kendinizi bir filmde gibi hissedebilirsiniz. Arezzo aynı zamanda, sizi geçmişe götürecek Joust of the Saracens adında bir orta çağ Festivali’ne de ev sahipliği yapmakta.

[Oy sayısı: 0 Ortalama: 0]