Viski, yüzyıllardır kültürün, zanaatın ve keyifli sohbetlerin bir parçası. Ancak ne yazık ki, bu asil içkiyle ilgili birçok yanlış bilgi kulaktan kulağa dolaşıyor. İşte viski severlerin sıkça duyduğu ama gerçekte doğru olmayan 5 efsane!
1-“Viski ne kadar yaşlıysa o kadar iyidir.”
Yaş, viski kalitesini tek başına belirleyen bir faktör değildir. Uzun yıllar fıçıda bekleyen bir viski fazla odunsu tatlar kazanabilir ve dengesini kaybedebilir. Önemli olan; fıçı kalitesi, iklim, damıtımevi tarzı ve viskinin olgunlaşma süreci arasındaki dengedir. 12 yıllık bir viski, 18 yıllık bir viskiden daha lezzetli olabilir.

2-“Viskiye su ya da buz eklenmez, günah sayılır!”
Tam tersi! Birkaç damla su, alkol yoğunluğunu kırarak aroma moleküllerinin daha net hissedilmesini sağlar. Hangi sıcaklıkta içileceği tamamen damak zevkinize bağlıdır. Buz ya da birkaç damla su eklemek, viskiyi “bozmak” değil, kendinize göre ayarlamak demektir.

3-“Renk ne kadar koyuysa viski o kadar iyidir.”
Bir viskinin rengi, kalitesi hakkında net bir fikir vermez. Rengin koyuluğu veya açıklığı tamamen fıçı tipi ve olgunlaşma süreciyle ilgilidir. Ayrıca bazı üreticiler karamel renklendirici (E150a) ekleyerek viskinin tonunu koyulaştırabilir. Yani koyu kehribar ton her zaman “daha kaliteli” anlamına gelmez.
4-“Tüm viskiler dumanlı (isli) tada sahiptir.”
Sadece İskoçya’nın bazı bölgelerinde (özellikle Islay adasında) turba (peat) kullanılarak üretilen viskiler dumanlı aromaya sahiptir. Oysa birçok viski çeşidi meyvemsi, vanilyalı ya da çiçeksi tat profillerine sahiptir. Dumanlı tat, viskinin zorunlu bir özelliği değildir.
5-“Ucuz viskiler kalitesizdir.”
Fiyat, her zaman kaliteyle doğru orantılı değildir. Bazı markalar, yüksek üretim hacimleri sayesinde gayet uygun fiyatlı ama dengeli ve karakterli viskiler sunabilir. Önemli olan damak zevkinizdir, fiyat etiketi değil.



